18 Mart 2022 Cuma

Paalen'in "La Balance" Tablosuna Psikolojik, Edebi ve Varoluşsal Bir Bakış

 



Garuda Not Guru

Garuda Kuş- İnsan figürü mitolojide de yaygın olarak kullanılan bir öğe olarak karşımıza çıkmakta. Figür, uzak derinliklere bakarken figürü aşağısında kalan bir kendilik birikintisi görürüz. Artık solmuş deri kalıntıları geçmişe ait düşünce ve yaşantıları akla getirirken başka ve Freudyen bir perspektifle  bilinçdışını temsil eden bir kendilik olarak yorumlanabilir. Thanatos olarak da bilinen ölüm ve yıkım içgüdüsü benliğin alt kısmındayken, soluk kendiliğin yukarıdaki benliğe yansıması yaşamın tüm tezatlıklarına rağmen anlamlı olup olmayacağı gibi bir Camus sorusu gündeme getirebilir. Figürün bilinçdışı falezinde tek başına olması ise toplumun hep dışladığı anlamıyla bireycilik ve yalnızlık duygusu ile karakterize olabilir. Bu da varoluş saatinin herkes için aynı çalmıyorsa da öylece kapatıp gidemediğimiz bir şey olduğunu gösterir. Tıpkı anneanne evindeki yorganlar gibi. Ağır ve naftalinlidir.

Hep geçmeyi istediğimiz köprünün üstündeyken telefon çalması ve ani geri dönüşler

Giriş cümlesinin aksine ise resimdeki köprü köksüz bir köprü. Bir yere bağlı olmayışı, ait hissedememe kavramına bir atıf olarak yer almakta ve figüre denk düşecek şekilde yalnızlığı anımsatmakta. Her zaman köprünün altından sular çok akıp gitse de, zaten hiç tam olmayan bir köprünün suyla yakınlığı sorgulanabilir ölçüde tabloda yer almakta. Yansımalar onu güzelleştirdikçe ise bir yere varmak istemeyişinin seçimi daha naif bir gerçeklikle karşıda durmakta.

Gotik ve fallik linkedin kulesi

Kulenin antresit tonlarının resimdeki genel tonların aksine daha baskın olarak kullanılması bir çeşit agresyon içeren dürtü kavramını temsil ediyor olabilir. En optimist yanıyla yalnızlıktan güç alma veya onu bir dışavurumla ortaya koyup etrafında gizlenme olarak anlaşılabilirken aslında bir otorite ve kurtarıcı rolünü de temsil ediyor olabilir ama o belki bazen soslu makarnayı çok pişirdiğini fark edip üstünde biraz soğuk su gezdiren bir kurtarıcı gibidir yani rolü varsa da kendine kadardır. Kulenin üstündeki yarasa metaforu ise gece görme yetisiyle ele alındığında bir William Blake şiirini anımsatmaktadır. “Kimi tatlı rüyalara, kimi sonsuz geceye dalar” Gotik linkedin kulesinin ise seçimi belli gibidir.

Deniz ve mehtap seni sordukları için üzerlerine kaçak 3+1 imar planı çıkarttım.

Tablonun naif renklerle uyumlanan bir diğer öğesi denizin varlığıdır. Enfes renk geçişleri ve üzerine batmakta ısrarcı olan hiçbir insan yapımı öğeyi kendinde tutmamasıyla protest tavrını her devrimde devam ettirecek gibi duran seksi bir birikintidir ama ne yazık ki o da tabloda hakim olan yalnızlık duygusundan nasibini alıp temas etse bile bağı güçlendirmeye yetmeyen bir boşlukta kalmaktadır. -Yoo, son cümlemde günümüz ilişkilerini gelecekteki 2 (X,Y,Z) Kuşağına anlatmadım-

Sürrealizm, Freud ve Işığı Kapatsak mı?

Tablodaki ışık renk geçişlerinin kullanımı tıpkı bir fotoğraf gibi olmasıyla büyülerken aydınlık ve karanlığın her daim birlikte bir döngüyü oluşturacakları, diyalektik olarak ise birbirlerine ihtiyaçları olduğunu göstermektedir. Gökyüzü yalnızlığı yine çağrıştırsa da ondan ayrı kimliğini tabloda korumaktadır. Çünkü gece kuşlar ve insanlar için yaklaşmaktadır ve saat herkes için aynı mekaniksel ölçütlerle akıyordur.