13 Ocak 2018 Cumartesi

Alp dağları ve serin rüzgarlar

Gri bir akşamüstü kadar berrak anımsıyorum. Geçen yıl bu aydı. ( zamanın göreceliğini ve naif olmayışını göz önünde bulundurmuyorum.) Bükreşte yalnızdım ve bir otelde kalıyordum. Yolculuğun en güzel tarafı ucuğu bucağı olmayışı ve belirsizliği değil midir zaten? Bizi yola iten sebep sonuna ulaşmak istemeyişimiz değil midir? (Her neyse Neil Armstrong konuyu toparlamalıyız artık.) Ne diyordum? Yalnız bir akşamdı. Yalnız ve soğuk Bükreş 2017 yılının kış akşamını -15 derecelerde sürdürüyordu. Bir önceki akşam aynı sokaklarda kaybolduğumu hatırlıyorum, bu sefer öyle olmayacağına neredeyse emindim ne yazık ki bulunmak isteyiş kadar kaybolmakta istiyor insan bazı gecelerde. Pasaportumu korumak için sırt çantamı sıkıca kapattım ve dondurucu soğukta bilinmeyen bir ülkenin, tekinsiz sokaklarında yürümeye başladım. Kilise çanları çalarken, AC-DC'nin hells bells şarkısındaki çanlar da eşlik ediyordu buna. Bu harmonik uyum içinde huzur dolmuştum. İngilizce seviyem Neil Armstrong'un yeni uzaylı türleri ile tanışırken (hi!) demesi kadardı. Camekanların önünden geçtim ve çin restaurantlarının da. Gece belli bir saatten sonra camlardan yansıyan imgeler her zaman biraz freudyen anlamlar ifade ediyordu. Alt metin olarak yazmıyorum gerçekten öyleydi. Artık bulunmak isteyene dek yürüdüm. Dondurucu soğuğun kibritçi kızı gibiydim. Ritüel olarak o akşam birkaç bira içmem gerekti. Romence konuşulan bir yerdeydim ve anlamsızlık hoşuma gidiyordu. Hayat kendi anlamını kaybetmekten ibarettir aslında. Kendimizin de düzenli tekrarları değil miyiz? Nietzsche Bengi Dönüşü anlatırken yinelenmenin kendisi bile sonsuza dek yinelenir demişti. (Neil Armstrong uzaylı türleriyle paralel evrende Nietzsche'den konuşuyordu ve parantez kapanmadan, yolculuk bir yere bağlanmadan ve sonuç bölümünü açmadan yazı bitiyordu.

İşte bu akşam Blog açma fikri ve Patrick Wayne'nin Voss kitabı aklıma geldi. Belki ben don kişot kadar cesur olarak yel değirmenleriyle olan savaşımı kazanamıyordum ama Voss'un alman ruhu beni anlıyordu; gözlerimin daldığı boşluklarda boğulacağımızı bilerek hem de..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder